br>


alikaya


   
  ÇILDIRLI VE ARDAHANLILARIN SİTESİ
  ÇILDIRIN TARİHİ ZAFERİ
 
ÇILDIRIN ZAFERİ Çıldır Zaferi


Çıldır Savaşı, İran'la 12 yıl süren (1577-1589) savaşlarının ilkidir. Ardahan'dan Gürcistan'a giren Lala Mustafa Paşa, komutasındaki Osmanlı ordusu İran serdarı Tokmak Han'ın kuvvetleriyle Çıldır'da karşılaşmıştır (1578). Tokmak Han, Osmanlı kuvvetlerini arkadan vurmak istemiştir. Ancak bunu başaramamıştır. Lala Mustafa Paşa, otuz bin kişilik İran ordusunu Çıldır'da yenilgiye uğratmıştır. Çıldır zaferi, Osmanlıların Gürcistan fethini kolaylaştırmıştır. Ama Osmanlı- İran anlaşmazlığı daha uzun yıllar devam etmiştir.

ÇILDIR MEYDAN SAVAŞı VE ZAFERİ (9 AGUSTOS 1578)

Osmanlıların Ardahan yöresinde kazandığı mühim savaşlardan biri de Çıldır'da meydana gelmiştir. I1I.Murad (1574-1595) tarafından sefer ile görevlendirilen Lala Mustafa Paşa, önce Erzurum'a geldi. Deve Boynu'ndaki Şehidler Türbesi mevkiinde ordugahını kurdu. Bu esnada Tok;mak Han'ın elçisi Mihmandar Murad Ağa geldi ve huzura kabul edildi. Elçi, Özdemiroğlu 'nun askerinin heybetini görünce tabii olarak ürktü. Lala Mustafa Paşa'nın emri ile Erzurum Beylerbeyi, ordudan ayrı olarak, yanında tokmak arabaları da olduğu halde, Oltu'ya hareket etti. Lala Mustafa Paşa da konak konak Ardahan'a yol aldı. Bu sırada Ardahan Sancak Bey'i Abdurrahman idi. Bu bey, kendi üzerine düşeni fazlası ile im etmiş, bununla da kalmayıp, Çıldır Gölü'ndeki Ağca Kalesi ele geçirmiş, muhafızlarını öldürtmüş ve altmışının başını Serdar Lala Mustafa Paşa'ya sunmuştu. Osmanlı ve Safevi kuvvetleri arasında Çıldır civarında 9 Austos 1578'de cereyan eden meydan savaşı, zaferle sonuçlanmıştır. Bu ;tışmayı aksettiren minyatür Nusretname yazmasında yer almaktadır. Eser, Topkapı Sarayı Hazine Kütüphanesi No: 1365 vrk: 69 b70a'dadır. Çıldır Savaşı Künhü'I-Ahbar, Nusretname, Zafemame, Alem Ara gibi tarihlerde bahis konusu edilmiştir. Peçevi ve Selaniki de bu i' zafere yer vermektedir. XVI. yy Osmanlı tarihlerinden Tarih-i Se;lanik'de Çıldır Meydan Savaşı ve zaferi için şunlar kaydedilmektedir: Çıldır Şavaş mensare der sahra- yi dır ve inhizam-ı mela'in mezbare. fe sene-i mezbare şehr-i şa'banü'l-mu'azzamında vilayeti Gürcistan'da Çıldır nam rada Serdar-ı ali-şan ileolan asakir-i nusret-şi'ar kala'-ı Gürciyyeden bir kal'a muarasına Rıımili ümerasından birkisancakbegleri gazileriyile fethu teshır için top çe.. alat-ı ceng tedarükinde iken seherdenKızılbaşı bedma'aşcanibinden Gürciler'e 'ayenet ü muzaheret kasdına azırnet ü niyyet idüp, gelenRevanveNahçıvanhakimiIITokmak Han ve Şah Hudabende'nün vekll-i saltanatı Gence hakimi İmam-kulı Han mabeynlerinde şeca'atla meşhıır ü ma'rUf Karahan-ı m-siyah didükleri kaltaban ve Llarınca yararlılık ile anılan mela'in-i düşmen-i dınden dokuz nefer sultanlar cem'iy-i azım idüp, yiğirmi dört bin nefer Kızılbaş'ın gulatıyle sek-i cehennemi olan Rafrn, "Asker-i İslam'dan intikamum [uz] alalum, top ve tüfeng attumayalum, dest-bürd darbet-i şemşırimüz gösterelüm. Mikdarların bildürelim diyüp ittifak ve ittihad üzre :-dil ü yek-cihet olup zİkr olunan Çıldır sahrasında karşu gelüp, Erzurum askeriyle ne,-i derya-yı vega Behram Paşa ve Mar'aş Beğlerbeğisi Mııytab-zade Ahmed Paşa ve ııka Diyarbekir Beğleribeğisi olan Özdemir Paşa-ağlı Osman Paşa, ki şeca'at ve şenetde ve ceng azamlıkda Sam u Neriman ve Rüstem ü İsfendiyar idi. Bir vecihle saenlikler idüp, ol mz-ı fimzda ta'ife-i mülhıdın-i bı-dın şemşır-i İslam altında zelll ü bhezim olup, ol gün azım cen ü aşub oldukda on beş binden mütecaviz düşmen-i dınübill alef-i şemşır ü tlr niçe bin bakıyyetü 's-süyUf mela 'in dest-beste vü gerdıın-sikeşher kişi esırin keşan ber-keşan yedüp, " İti öldürene sürdürürler" di yüp ankiarı ve har üngahları kösleri ve sancakları ma'kııs menkııs, irtesi yama ve taıandan kalan askerlam elinden serdar-ı ha-v akar hazretleri atağına Dlvan-ı Allye getirülüp ve yine Kalu dimekle meşhur u ma'mf Minııçehr nam sahib-i liva, vilayet-i Gürcistan'un namZı-kadru zı-şan aznavurlarıyle galib canibine nazır u müterakkıb olup tururken, ne- ı-i feth u zafer perçem-i tu-ıleşker-i İslam üstine esdüin göricek cümle tevabi'iyle ge- ve vilayetinin mefatlh-i kıla'ın serdar-ı all huzııruna getirüp teslım idüp, şeref-i İs­ı ile müşerrefolmağa taleb ü rabet gösterdüği südde-i sa'adet-medara arz olundukta ıane-i Sa'adete gönderilmesi ferman olunup ve serdar hazretleri atağına geldüği gün Kızılbaş mela'ınün der-zencir müsellah cebelü Gürci aznavurları ve kafirleri ele gir- e heman dirile ormandan küm odun kesüp azım ateş yakup cümlesine cebe vü cev=yle ihrak bi'n-nar eyledükleri ile kulııb-ı a'da-i dıne havf u haşyet-i azım düşüp ve -akl' olan veng ü kıtale Serdar-ı ha-v akar mayup külliyen olan halat-ı merd-i merda- ~ serhadd-i mansQre askeriyle olup kıran-ı küm Diyarbekir leşkerinden Derviş Paşa Ekrad ümerasından dillran u dilaveran üstinde almışdur. Ve bakıyyetü's-süyııf olan­Kızılbaş mela'ın fidr idüp gazıler kılıcından" Aman aman" diyüp kaçanlar kurtlup an ve bar u büngahları, sancakları ma'kQs, küsleri menkııs meydan-ı dar u gl'rde kamahkQr u münhezim oldukları i'lam ve arz olunmışdı. Te ol mahalden göçülüp kadırnden Gürcistan'un tahtgahı ve darü'l-mülki olup reşlatin-i alem olan kal'a-i Tiflis hakimi Davud Han eb en an ceddin zır-i nigınlerinden kal'ayı halı koyup gitmekle cümle nevahisiyle teşhır olunup ve asakir-i İslam-peşevket ü haşmetle kal'a-i Tiflis'den göçüp gitti .elfuıiki gibi, Peçevi ve Çıldır Meydan Savaşı hakkında aşağıdakileri yazmaktadır: Selaniki, Tarihi-i Selaniki, HzI. M. ipşirli, istanbul 1989, I, S. 118-120. 5 Cemaziyelahir 986'da (M. 9 Austos 1578) Ardahan'dan kalkıp Vile (Vale) Kalesi yakınında konuldu ve bu hale kolaylıkla fetholundu. Ertesi gün, iki dağ arasında yüksek bir tepinin doruğunda kurulmuş bulunan Yenikale çevresindeki engebeli araziye konuldu ve çetin bir savaştan sonra Allah'ın inayeti ile öğleye kalmadan kale ele geçirildi.Meğer düşmanların başbuğu Tokmak Han ile İmanıkulu Han ve Karahan otuz bir seçkin asker ile gelmiş ve Çıldır Kalesi ile sarp bir dağa arka vererek konaklamış bulunuyorlardı. İslam gazilerinden kırk, elli kişi çevrede keşif yaparken düşman alaylarına rastladılar ve pervasızca üzerlerine saldırdılar. Durumu öğrenen serdar, hemen, öncülük görevindeki Diyarbakır Beylerbeyi Derviş Paşa'yı imdatlarına gönderdi. Derviş Paşa gözü pek, kahraman ve atılgan bir yiğit idi. Düşmanın azlığına çokluğuna bakmaz, kovalayacak askere dur demez, sözün kısası kabına sığmaz bir komutandı. Böylece, yanında bulunan üç, dört yüz adam ile öyle bir saldırıya geçtiler, otuzu aşkın ünlü ağaları şehit ettiler, kendisini de attan düşürdüler ve üzerine çullandılar. Fakat hemen yetişip yeniden hücum ettiler ve bir, iki yüz sapkını daha yere serdiler paışah ;şayı da ata bindirdiler. Aym yerde paşa kendi eliyle üç sapkım öldürdü. Lakin taze düşman;man alaylarının saldırısına uğradı ve bu kez yaralanarak yine attan düştü. Buna karşın yine de yerinden fırlar ve binicilikteki ustalığı sayesinde atının sırtına sıçrar ve dimdik sıkıca yapışıp durur. Bu olay için rahmetli şair Lamii şu beyti söylemiştir: Neylesün bir can bu denlü tız ile Şır-i tenha bir sürü hunrız ile Bu arada serdar Osman Paşa'yı da imdada yetiştirir ve o da büyük kahramanlıklar gösterir. Arkasından Erzurum Beylerbeyi Behram Paşa ile Matapzade Ahmed Paşa'da yetişirler. Kabakuşluk vaktinden güneş batıncaya kadar öyle bir savaş, öyle bir boğuşma olur ki, gökteki melekler bile beenir ve alkışlarlar, Tanrı'nın hikmeti, bu sırada yamur da göz açtırınadı ve top ile tüfeğe kimse el atmadı. Sadece kılıç dövüşü oldu. Kısacası, gün batarken düşmanda bozgun başladı ve o anda beş, altı bin kelle gönderlere takıldı, cesetleri meydanda kaldı. Pek çok da başıboş kalmış at, katır, katar katar develer, ufaklı büyüklü birçok çadırlar ve daha nice nice eşya gazilere nasip oldu. Ele geçen ganimetin sayısını ancak Tanrı bilir. Ertesi gün dıvana getirilen düşman başlarının sayılması emrolundu ve bunların tam beş bin tane olduğu tespit edildi. Canlı olarak beş yüz de tutsak alınmış yüksek rütbede İranlı huzura getirildi. Verilen buyruk üzerine bunlar da aynı cezaya uğradı. Menuçehr altı bin silahlı Anzavur ile gelerek dağın arkasından savaşı seyretmiş, kazanan ve yenilgiye uğrayanları görmüştü. Yenenin yenilene aman vereceğini beklerken Tokmak Han'ın başınagelenleri öğrenince sabah vakti dağdan inerek serdarın çadırına gelerek teslim oldu. O sırada her beylerbeyi ve sancak beyi, askerlerinin ellerindeki kesik başlarla ve başaşağı edilmiş bayrakları, davul ve boruları bozgun havası haykırarak, zincire vurulmuş sapkınlara, serdarın divanına geldiler. Aynı zamanda diri olarak getirilen tutsakların da kendilerini ileten gaziler tarafından başları kesildi ve bir anda bu kadar düşmanın bahtsız kelleleri yerlere yığıldı. Böylece,gelen Anzavurlara, sözün tam anlamı ile, iyi bir ibret ve öğüt verilmiş oldu. Derviş Paşa'da Bosna kökenli ve tanınmış Sokoloviç, yani soylu Şahinoğlu ailesindendir. Kusurları çok olan bu fakirin annesinin, aynı ana ve babadan doğma kardeşi esinin oğlu) idi. Bu soylu aileden iki büyük devlet adamı sadrazam olmuş ve beş let adamı da vezirlik rütbesine erişmiştir. Ayrıca, on kişi daha vardır ki, beylerbeysanını kazanmışlardır. Bunların dışında, aileden daha kaç tane komutan ve a'yan yeğini bilmekteyiz. Derviş Paşa, Uzun Mehmet Paşa'nın amcası oğlu ve Budin'de şehit düşen rahmetli t Paşa'nın küçük kardeşi idi. Çok yürekli ve yiğit, daime mertliği ile ün kazanmış Eli açık, yakışıklı, özellikle at bilgisi ve binicilikte eşsiz bir usta idi; zamanında Şam _ Halep'in binicileri ondan ders almış olmakla övünürler, onu taparcasına severler, çok ert olmasbı dolayısıyla "el arkası yerde" derlerdi. Bu ailede eliaçıklık ve ikramcılık, Budin'de rahmetli Mustafa Paşa ile Derviş Pasa en mükemmel düzeye erişmişti. Bütün adamlarına alışageImiş yıllık ödenekleri xaç kez verirdi. O zamanlar büyükleri n kullan, kılabdan-ı çapraz denen ve aykırı ilik bir tür sırma işlemeli giysi ayrıcalığı ile ayırt edilirdi. Derviş Paşa'ya ayni olarak ;:azı, ya da bedelini ve işlenecek kumaşları vermeyi adet edinmişti. Her yıl bu ülkeden olan akraba ve yakınlarından kadınlara Şam ve Diyarbakır kumaşları ile ufak tefek _ dan oluşan bahçalar dolusu bağışlar göndermek ve mektuplarla hatırlarını sormak, hoş bir alışkanlık haline gelmişti. Yüce Tanrı'nın rahmeti üzerine olsun. Değerli serdar, adları sayılan bu kalelere boyun eğdirmek için Ardahan sancakbey.lle atanan Abdürrahman Bey'i gönderdi. Ahalileri direnmeden itaat ettiler. Osmandişahı adına zaptolundular ve her birine yöneticiler atandı. ı ı Özdemiroğlu ile ilgili bir manzumede de bu savaş bahis konusu edilmiştir. Yazarı li olmayan mısralarda şunlar belirtilmektedir: Çün kadem basdı Acem mülkine ol li-şan Ya'ni Serdr-ı ser efrz-ı Hudvend-i zemn İzzet ü şevket ile her be mekna irse Didiler sakla hatarlardan anı ya SubMn Yevm-i Sebt idi, duh vakti kuruldu ota Kondılar devlüt ü ikbl ile şad ü handan Vakt-i zuhr irdi, hemn gulgule peyd oldı Şöyle anlandı Kızıl-baş ideyorlar tuğyan • Geldi Çıldır denizi yanına Tokmak didiler Kasdı bu, asker-i islma irüp ide kıran Emr olup, bir-iki beglerbeğiye ol dem de Yörüyüp düşmene karşu didiler " Ya Mennan İrişüp, bir-iki nevbet, el urup birbirine Kim şehid oldı, kimi hakile oldı yeksan Nobet fursatı Hakk asker-i islma virüp Sıdılar t'ife-i Rfizi'yi cümle heman Peçevi, Tarih-i Peçevi, Ankara 1982, s. 35-37. Başı sevdası düşüp, zecrile Tokmak Han 'un Hor u rüsvy-ı cihn, başına lem zindan Menhezim zar u zebun oldı vü kaçdı na-çar Payına düşdi felaket-zede anun Kara Han Anlar ol hal et ile" kuskuna kuvvet diyücek Didiler kaçdığı tarihine" hey hey Karahan 12 Sene: 986 (:1578). Araştırma eserlerde de Çıldır Savaşı, bahsedilen kaynaklar kullanılmak sureti ile merhum Prof. Dr. Bekir Kütükoğlu tarafından aşağıdaki gibi tasvir edilmiştir: "Ordu, Deve-boynu , Hasan-kalesi, Çoban Köprüsü, Kanlı Da ve Soğanlı Derbendi üzerinden Ardahan'a vasıl olarak, kondu (1 cemazıyelahir= 5 Ağustos Salı) Muhtemelen bu menzilde varid olan ve Osmanlı kuvvetlerinin birkaç defa vuku' bulan İran seferinden ne netice hasıl olduğunu soran Tokmak Han'ın Behram Paşa'ya mektubuna Badad, Şehrizor, Erzurum ve Van kalelerinin fethinin Padişahın kahir kudretinin tezahürü ve yapılan seferlerin neticelerinden sayılması gerektiği; Ulus Türkmenlerinin koyunlarım yama edrenlerin, mukaddema Şehrizor ve Van serhaddinden fidr edenleri kabul ve idlal edenlerin kış içinde esir edilen Mehmet Ağa ve yoldaşlarına domuz eti yediren Gürcülerin muhakemesi, gasbedilen hukukun iadesi tavassut etmesinin muhtemelolduğu; Gürcilerin" ehl-i zimmet ve isti'manedır diye üzerlerine gazanın caiz olmadığına zahib olmuşsa, onların, evvela Osmanlı hükümetine itaat etmişken soma muhalefet edip türlü fitnelerle başka tarafa tabi' olmakla "harbi küffar" gibi muamele görmelerinin caiz olduğu cevabı verilmişdir. Tokmak Han'ın 3000 kızılbaşla Ardahan bölgesinin tahribine ettiği casuslar vasıtasıyla öğrenilince, bu defa bizzat Serdar'ın adı ile tehdid mektubu gönderilerek: Amasya muahedesinden beri riayet olunan sulhün ma' hud hadiseler sebebi ile İran tarafından ihlali üzerine Azerbaycan ve Şirvan fethi takarrar edip ulema­nın ilkaati ve müftülerin fetvalarına tevfikan maiyyetinde me'mur edilen ümera ile serhadde geldiği; Osmanlı ülkesini garete teşebbüs etmesinin İran için mukaddem muhale;fetler sebebi ile kaybedilen beldelere mümasil zayiatı mucib olacağı ihtar edildi. Serdar Ardahan'da iken Van Beylerbeyisi Husrev Paşa'nın kethudası Yusuf Sinan Ağa ile gönderdiği 300 baş ve dille mektubu varid oldu: Tebriz Beylerbeyisi Emir Han'ın 2000 Kızılbaş serdengeçtisi ile Selmas muhasarası haber alımnca Mahmudi Hasan Bey'in, muhasara edilen Şah-Kulu oğlu Koçu ve Gazi'nin imdadına gönderildiği; Hasan Bey'in düşman kesretine bakmadan 300 adamiyle Kızılbaş'ın karakol kuvvetlerinden Pir Sultan ve Allah-Kulu Han'la Tebriz hakimi Sührab Bey ve Hacı Sultan'ı, 7000 Kızılbaşla Van bölgesinin tahribine me'mur ettiği; keyfiyetden haberdan olan Hasan Bey'in yine aynı mikdar adamı ve Husrev Paşa'nın vekili zuemadan Yusuf Kethuda'nın refakatiyle Kızılbaş kuvvetlerine Kotur Deresi'nde bir gece baskını yapıp 15 şehide mukabil 300 Kılzılbaş'ın başım kesip düşmam hezimete uğrattığı arzolunuyordu. Haber, asker arasında sevinç yaratıp uğurun açık olduğuna delil sayıldı. Muhbir ve son gazanın şeriki Yusuf Ağa, 300000 akçe ile Erciş Sancağı-beyi ta'yin olunarak taltif olundu. 12 M.K. Özergin, Özdemiroğlu Osman Paşa'nın Şirvan Seferi ile ilgili Üç Manzume, TED sayı: 2 (1971), s. 265-266 4 Cemazıyelahir (8 Ağustos) Cuma günü Ardahan terk edilerek Bere-hatun konuldukda ordunun güzergahındaki Gürcü kal'elelerinin zabtı kararlaştırıldı; Aynı gün va ıraza-oğlu Mahmud Han ülkesinden Vale kal'esi bir müddet muharebeden sonra zabt edildi. Ertesi Cumartesi günü seherden başlayarak öğleden sonraya kadar Kapı-kulu ve Sardar'ın gönüllüleri tarafından muhasara edilen Yeni-kal'a teşhir edilmiş di ki bu muhasara sırasında Tokmak Han'la muharebe vaki'oldu. Serdar'ın ileri yürüyüşle Gürcistan fetihine azimeti Tokmak Han tarafından Kazvin'e arzedildikde Safevı hükümeti Tebriz, Sa'd-Çukuru ve Karaba Beylerbeyilerinin müştereken karşı koymaları; Naib-iSaltanat Hamza Mirza'nın da Irak, Fars ve Kirrnan askeri ile Azerbaycan'a hareketini kararlaştırdı.Tokmak Han, Emir Han ve İmam-Kulu Han'a adamlar gönderip Osmanlıların hududu geçtiklerinde bir araya gelip lüzumlu hareket tarzının kararlaştırılmasını tavsiye etti. İmam Kulu Han Karaba askeri ile iltihak etti ise de Türkmen Emır Han, Tokmak Han'ın mensub olduğu Ustaclu UMesine husumeti sebebi ile hareketini te'hir etti. Emır Han'dan bir haber çıkmayınca Tokmak ve İmam-Kulu Han'lar, Mustafa Paşa'nın Gürcistan içerisinde yolunu kesrneğe azmettiler, maiyyetlerinde, şecaatiyle meşhur Kara Han ve 12 Han ve sultanın kumanda ettiği takriben 20000 kişilik bir kuvvetbulunuyordu. Yeni-Kale muhasarası sırasında, Serdar kullarından ve Rumeli yiğitlerinden 40-50 neferlik bir grup, Çıldır Yazısı'na inip göle yaklaştıkları sırada Kızılbaş öncülerine tesadüf edip orduya haber verrneden ihtiyatsızca muharebeye tutuştular. Üç saat devam eden müsMeme sonunda düşmanın kesreti ve bir dağı tamamen kapladığı anlaşılarak Serdar'a haber 'I~i·iıdi. Maiyetinin intizamı ile nazar-ı dikkati çeken Diyarbekir Beyler beyisi Derviş Pö:ıüşmanın def'ine me'mur edildi. Fakat Paşa, daha ey aleti askeri alanmadan, md 'kı ve alay bayrakları yerlerini almadan, askeri atlanmadan, mehter ve alay baynıb~tn yerlerini almadan, ek seri Kürd beylerinden ve sipahiden 300-400 kadar adamla muharebe meydanına atıldı. Ancak Kızılbaş'ın adedı tefevvuku, Diyarbekir Beylerbeyisinin celMetle çarpışmasına ramen büyük zay'iatı mııcib oldu: Derviş Paşa'nın 30 kadar ağası ve 7 sancak beyi muharebe meydanında telef oldular; bizzat müsademeye katılıp 3-4 kızılbaşı düşüren Derviş Paşa, iki kerre atından düşürüldü; kuvvetleri o kadar eridi ki öğleden ikindiye 200 kadar adamla güçlükle dayanabiIdi. Vaz'iyete muttali' olan Serdar, evvela Özdemir-oğlu Osman, sonra da Behram ve Zul­kadriye'den azlonunan Mutab-zade Ahmed Paşa'ları imdadına gönderdi. Muharebeye yeni iltihak edenlerin gayretleri ve husıısiyle Osman Paşa'nın bahadırlığı neticeyi ta'yin etti. Büyük kuşluktan yatsı namazına kadar devam eden muharebede Kızılbaş'dan 12 çift kös itinam, 5000'i mütecaviz adam telef edilip ek seri yaralı olmak üzere 500 esir alındı. Osmanlılardan 200 nefer telef olmuş; şiddetle yağan yamur ve dolu sebebi ile top ve tüfenlderin kullanılması mümkünolamamışdl. Çıldır muzafferiyeti Osmanlı ordusuna Gürcistan kapılarını açdı; İtaate daveti hususunda vaki' mektuplaşmaya işaret ettiğimiz Meshıya prensi Minııçihr'in annesi Dedis-İmedi, Çıldır muharebesinden bir gün evvel Serdar'ın karargahına gönderdiği elçi­lerle: olu Minııçihr'i rehin tarikiyle gönderrneğe, Padişah'ın diğer reayası gibi bir mikdar vergi öderneğe müheyya olduğunu bildirerek mukabilinde kendisi ve diğer oğlu Kuarkuare için aman telep etmişti. Bütün bu teşebbüslerinden "Altın-Kal'e Melikesi nin ~ oğlu Minııçihr'in zaman kazanıp galip gelecek tarafa arz-ı hizmet etmeği tasar- ladıkları anlaşılıyordu. Nitekim 5-6000 adamı ile muharebenin neticesine intizar eden Minuçihr, muharebenin ertesi sabahı, Serdar'ın otağına gelerek arz-ı itaat edip ihsan ve inayetlere mazhar oldu. Kendisine Azgur, kardeşi Kuarkuare'ye kadim ocaklarıolan Oltu, sair kardeşlerine ağır zeametler ihsan olunup annelerine üç köy has ta'yin edilip sair ülkeleri zabtedildi. Minuçihr, Şirvan'a gidip ve dönüşde Serdar'ın refMeketinde bulunarak orduya klavuzluk etti. Çıldır muvaffakiyetinin orduya tevhid ettiği meseretten istifade edilerek, Pazar günü, bir tarafdan Ardahan Sancağı-beyi Abdurrahman Bey'in serdarlığıyle Çıldır ve Tümük, diğer taftan Hırtız ve Ahalkelek zabtedilip muhafazasına kuvvetler ikame edildi. Ayni gün Yeni-Kale önünden göçülüp gürcü prenslerinden Vahtang ve Amilahori'nin ülkelerine teveccüh olunarak İtaatleri te'min edildi. Bölgeyi iyi bilen ve bu konuda araştırmaları ile tanınan Prof. Dr. F. KırzlOğlu da Çıldır Savaşına dair şunları yazmaktadır: Serdar-ı Ekrem Lala Mustafa Paşa, Gürcistan'a hareket etti. Erzurum Beylerbeyi de Oltu üzeriden dağ yolu ile Ardahan'a doğru yürüdü. Serdar ile ordu. 5 Austos 1578'de, Ardahan Kalesi güneyindeki ovaya kondu. Daha sonra Safevilerin kalabalık bir ordu Ardahan çevresine katl ve yama yapacakları öğre­nildi. 8 Ağustos 1578'de, Ordu, Cuma günü Ardahan'dan hareket etti. Beyrek Hatun Köyü düzlüünde konakladı. Altunkale hakimesi Atabeyli II.Keyhusrev'in dul eşi Dehy;dis-İmedi Hatundan itimadname ve elçi geldi. Ordu Ardahan'dan ayrılırken, Ardahan Sancak Beyi Abdurrahman ile Bayburd Alaybeyi Bekir, kendi askerleri ile Ulgar Dağını aştı. Poskhov merkezi Mere, akşama doğru da Ahıska yolundaki Vale kalesini ele geçirdiler. 9 Ağustos 1578 Cumartesi günü Berek Hatun'dan erkenden gelen serdar, Karasu solunda, bu gün Çıldır Rabatı ve Şeytan Kal' ası da denilen 79 m yükseklikteki dik bir kayalık üzerindeki çok sarp kaleciği, batısındaki sırtlardan açtıkları top ateşi ile düşürrneğe çalıştı. Diyarbekir Beylerbeyi Derviş Paşa, güneyden gelen Karasu'nun kavuşacağı içinde kalan bugünkü Çıldır ilçe merkezi Zurzuna kasabacığı yanındaki boğazda, Safevilerin pusudaki 2000 kadar öncüsüne rastladı. Serdara haber vermeden, onlarla sava­şa girdi. Tokmak Han ise iyi bir taktik uygulamıştı. Öncüler ile Osmanlı çatışması iki saatten fazla sürdü. Osmanlı karavullan epeyce kırıldı. Bu esnada Özdemiroğlu Osman Paşa, akşama kadar top ve tüfengsiz, kılıç gücü ile baş an kazandı. İranlIlar, 5000 den fazla ölü ve 500 yaralı vererek, geceden istifade ile kaçtılar. Çıldır Meydan Savaşı, 9 Ağustos 1578'de oldu. 10 Ağustos 1578'de Serdar Lala Mustafa Paşa, Tiflis üzerine yürüdü Çıldır Savaşında Tokmak Han'ın beraberindekiler: Kaçar Ansar Han, Zohrab Beğ, Emir Hasan, Halil Han, Ustacalu Peyre Han, Ali Han, İbrahim Han, Isfahan Beyi Arslan Han, Gürcü Ferhad Bey, Tokmak Han damadı Veli Beğ ve Kara Han idi. Çıldır Meydan Savaşı, Ordu Şairi Hayali' de şöyle yazılmaktadır: Tumam gider isen bizim ellere Vezir, Ardahan'dan göç tü diyesin Karşu geldi Kızılbaşın Hanları Çıldır'da döğüş oldu diyesin"13 13 F. Kırzıoğlu, Osmanlıların Kafkas Ellerini Fethi, Ankara 1993, s. 286-291. Al kana boyandı Çıldır Dağları Gaziler Hu çeker, elde tuları Gözü kanlı Diyarbekir Beğleri Din uğruna şehid düştü diyesin Çamur dize çıktı kan ile yaştan Atlar dalmaz oldu serilen leşten Kal'alar yığıldı kesilebaştan Ak gövdeler kana battı diyesin İki alay bir araya gelinceAra yere Çarhacılar girince Beşbinbeşyüz belli atlı olunca Tokmak Han da (koyup) kaçtı diyesin Haberimiz iletsin dosta gidenler Varıb dostun didarım görenler Şahan şahan Paşalar soranlar
Din uğruna şehid düştü diyesin 14
Kadar Türk Şairleri, istanbul 1930, s. 41-43.
YAZI TAMAMAEN ARDAHAN TARİHİNDEN ALINMIŞTIR
ALİ KAYA

www.cildirinsesi.tr.gg sizin sesiniz
 
  bu sitenin tüm hakları ALİ KAYA'ya aittir kopyalanamaz aksi halde BEYOĞLU 35.NOTERLİĞİ yönetiminde yasal işlem uygulanacaktır © 2008  
 
> Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol