br>


alikaya


   
  ÇILDIRLI VE ARDAHANLILARIN SİTESİ
  çıldır da bulunan şifalı bitkiler
 

TEDAVİ VE YEMEK TÜKETİMİNDE KULLANILAN BİTKİLER

KUŞEKMEĞİ: Bu Kars yöresinin dışında Anadolu’nun bulunduğu yerlerde “Madımak” olarak adlandırılır. Mayıs ayının ortalarından Haziran ayı ortalarına kadar toplanma mevsimidir. Haziran ayı ortasından itibaren artık yaprakları ve gövdesi sertleşmeye başlar ve tüketime elverişli özelliğini kaybeder. Çiçeği pembemsidir. Kuşekmeği genellikle dere kenarlarında, taşlık kayalık alanlarda, çayır kenarlarında yetişir. Köylüler Mayıs ayının ortasından itibaren iyice filizlenen kuşekmeklerini toplar mevsim boyunca tazesini tüketirken bir kısmını da kışın tüketmek üzere kurutur. Genelde bulgur, pirinç bazen yeşil mercimekle birlikte çorba olarak pişirilir. Bazen ayıklandıktan sonra tuza batırılıp yenir ancak genelde yemeği yapılır. Babaannemi bir keresinde topladığı Kuşekmeklerini üzerinde eti kıyma haline getirdiği bir kütük üzerinde Kuşekmek öbeğini büyük bir bıçakla ince parçalara ayırıp daha sonra daha evvelden hazırlanmış olan sulu bir karışıma kattığını gördüm. Sulu karışım ise şöyle hazırlanır. Tereyağı –ki özellikle Kars yöresinin tereyağı ya da onun eritilmiş hali olan Sarıyağ- eritilip tercihen yeteri kadar soğan kavrulur sonra su dökülüp içine yeteri miktar, bulgur, pirinç ya da yeşil mercimek dökülür. Pirinç ya da diğer benzeri taneliler yumuşayınca ince ince kıyılmış Kuşekmekleri karışımın içine dökülür. Kuşekmekleri çorbanın içinde canlı rengini iyice kaybedince pişmiş demektir. Kuşekmekleri dökülmeden ya da döküldükten sonra “Anık” denen yağda kavrulmuş un mutlaka dökülmeli zira bu çorbanın aşırı sulu halini belli bir kıvama getirir. En son olarak çorbanın içine çırpılmış yumurta katılır. Yumurta tercihen kullanılır.

EVELİK/EVELİYH: Evelik karasal iklim taşıyan yörelerde nerdeyse hemen hemen aynı adla anılır. Çorum yöresinde bu bitkinin adı “Efelek” olarak bilinir. Bu bitkininde yaprakları tüketilir. Uzun ve enli bir yapıya sahip yaprakları taze olarak tüketildiği gibi kurutulup kışında çorbası yapılır. Evelik çorbasına köylüler genelde yoğurt katmaz. Kuşekmeğinin hazırlanması gibi hazırlanır. Evelik çorbası özellikle kadınlar tarafından boğaz ağrıdığında ya da boğaz yanması olduğunda buna benzer hafif rahatsızlıkların giderilmesi için kurutulmuş evelik yapraklarını çorba yapıp içerler ve gerçektende iyi gelir.

ÇOBANEKMEĞİ: Bu bitkinin bilimsel adını tesbit edemedim. Ancak bu bitkide Mayıs ayının ortaları Haziran ayı başlarına kadar tazeliğini muhafaza ettiğini için bu aylar arasında tüketilir. Yaprakları yarık olan ve beyaz bir çiçek açan Çobanekmekleri Kuşekmeğinin tersine pişirilmez ve toplandığı an tüketilir. Çiçekleri yeniyse çiçekleriyle birlikte yenir. Ancak çiçek uzun zaman sonra irileşir ve yapraklar ters orantılı olarak küçülür ve tohum atmaya başlayınca yapraktan nerdeyse eser kalmaz. Bitkinin farmakolojik etkisi bilinmediği gibi araştırılmayı bekliyor.

KELEMEKEÇİR: Bu bitki araştırmalarım neticesinde Maydanozgiller familyasının içinde yer alan Anason bitkisine benzeyen bir bitkidir. Anasondan ayrılan yanı çiçeğinin rengidir. Anasonun çiçeği beyaz rengindeyken yöresel adıyla Kelemekeçir’in çiçeği şemsiye şeklinde ve sarıdır. Bu bitkinin de yaprakları tüketilir. Ve yaprakların iri olduğu dönem yine Mayıs ayının ortalarıyla Haziran ayının ortalarına doğru olan dönemdir. Bitkinin yaprakları tazeyken tüketildiği gibi kurutulup kışında tüketilebiliniyor. Yalnızca çorbalarda kullanılıyor. Bitkinin yaprakları keskin ancak son derece aromatik bir özsu içeriyor ve aslında çorbalara lezzetli tadı verende bu özsudur. Tazesi hem özsu hem aromatik özelliğini barındırdığı için daha lezzetlidir. Kurutulduğunda özsu buharlaştığı için sadece aromatik özelliği kalan bitki tazesi kadar tat vermez. Ancak yinede çorbalara farklı bir lezzet verir. Kelemekeçirli çorba hazırlanırken çorbaya yoğurt yerine çoğunlukla kaymak yayıkta tereyağı haline getirilirken ortaya çıkan ve köylülerin “Ayran” [4] dedikleri beyaz yağlı sudan dökülür. Yalnız Kars yöresinin ve inek sütünden olan tereyağından arta kalan “Ayran” kullanılmalı. Zaten ondan dolayı bu çorbalara “Ayranaşı” deniliyor.

KAZAYAĞI/GAZEYEĞI: Bu bitkide aynı ötekileri gibi Mayıs ve Haziran ayı arasında toplanır. Yaprakları Japon şemsiyesi denen süs bitkisine benzer. Köylüler kazın perdeleri kesilmiş ayağına benzediğinden Kazayağı/Gazeyeği diye adlandırır. Keskin bir tadı var ve maydanozun tadına benzer. Köylüler daha çok bu bitkinin turşusunu yapar. Bu bitki daha çok “Haros” denilen nadasa bırakılan tarlalarda yetişir.

GIMI/KHIMI/XIMI: Bu bitkide Mayıs ve Haziran ayları arasında biter. Yaprakları dereotunu andırır. Bu bitkininde keskin bir tadı ve kokusu var ve daha çok turşusu yapılır. Bu bitkide daha çok “Haros” denen nadasa bırakılmış tarlalarda biter.

KEKOTU: Bu aslında dağ kekiğidir. Ve sürülmemiş topraklarda ancak daha çok tepelik, taşlık kayalık yerlerde en çok da küçükbaş ve büyükbaş hayvanların otladığı “Korukluk” denilen çayırlarda yetişir. Çiçeği eflatun rengini andırır ve öbek öbek halinde açar. Haziran başlarında toplanır zira ancak çiçeğinden tanınabilir. Yazın Bu dağ kekiğinin kokusu etrafa yayılır ve insanda doyumsuz bir haz yaratır. Bu dağ kekiğinin sadece yaprakları toplanır ve kurutulur. Kışın et yemeklerinde, çorbalarda farklı bir tat oluşturması için kullanılır. Keskin ve lezzetli bir kokusu vardır ve şehirlerde satılan kekikten çok daha farklı ve özelliklidir.

YARPIZ: Yarpız Kuyucuk köyüne komşu köy olan Kürekdere köyüne nerdeyse bitişik ve köylülerin zaman zaman toplanıp halı, yün vs. yıkamak için gittikleri Kırkbulakh adlı su kaynağının olduğu yerde biter. Yarpızda diğer tüketilen bitkiler gibi Mayıs ve Haziran ayları arasında toplanır. Aslında bu bir Nane türüdür. Ancak şehirdekilerden farklıdır. Yaprakların ön yüzü yeşilken arka yüzü gri rengi andırır. Kuyucuk köyü kadınları halılarını, yünlerini yıkamaya gittiklerinde bu bitkiden toplar sonra güneşte kuruturlar. Daha çok kışın çorbalarda kullanılır. Et yemeklerinde ise nadir kullanılır. Yarpız o civarda sadece söz konusu o su kaynağının kıyılarında yetişir.

YEMLİK/YEMLİYH: Yemlik özellikle ekilmiş arazilerde daha çok bulunur ve yeşil soğanı andırır bir biçimi vardır. Çiçeklenmeden toplanır. Toplanma mevsimi ise Mayıs ayının başlarından bu ayın sonuna kadardır. Mayıs ayının sonundan itibaren tek bir tane sarı renkte çiçek açar ve daha sonra o çiçeğin taç yaprakları rüzgarda uçuşan tüye benzer kılcıklara dönüşür. Yemlik daha çok çiğ olarak yenir ve en makbulü baş kısmının kalınca ve beyaz olanıdır. İştah açıcı yanının olması yanında bitkinin öz suyu sütten farksız bir rengi vardır. Ancak son zamanlarda suni gübre kullanılalı beri bu bitki artık pek fazla köyde görülmüyor.

KUZUKULAĞI: Kuzu kulağı daha çok köylülerin “Korukhlukh” dedikleri otlak alanlarda bulunur ve ekşi bir tadı vardır.

BOĞADİKENİ/BUĞATİKENİ: [10] Buğatikeni daha çok ekilmemiş arazilerde ve köyün Sarıtoprak mevkiinde bolca biter. Bitkinin yaprakları olsun, gövdesi olsun hemen hemen dikenle kaplıdır. Çiçek açtığında ise çiçeğin taç yaprakları dahi dikenlidir. Buğatikeni çiçeklenmeden en çok Mayıs ayında toplanır. Çünkü bitkinin gövdesi henüz tazedir ve de şekerli özellik taşıyan suyu kaybolmamıştır. Bitki toplandıktan sonra dikenleri ayıklanır. En makbul olan bir kalemin inceliği ve uzunluğu ebadında olanıdır. Zaten bitkinin bu gövdesi tüketilir. Dikeni ayıklandıktan sonra gövdenin üzerindeki kabuk bitkinin kesilen tarafından soyulur. Soyulduktan sonra şekerli-etli kısım yenir. Bitki taze ve çiğ olarak tüketilir. Bu bitki için özellikle dolaşılmaz ve rastlandığında ise mutlaka toplanır ve yenir.

PANCAR/PENCER“KOYUNKULAĞI”: daha çok çeper kenarlarında taşlık yerlerde biter. Yaprakları semizotunu andırır ancak semizotundan daha serttir. Mayıs ve Haziran ayları arasında toplanır ve yalnızca taze olarak tüketilir. Bu bitkinin sadece çorbası yapılır. Köylüler Pencer/pancar derse de aslında pancar değildir doğrusu bu bitkinin bilimsel adını da bilmiyorum. Köylüler bu bitkiye Pencer demenin yanında “Koyunkulağı” diye de adlandırırlar. Bunu koyunun kulağına benzeterek adlandırmış oluyorlar.

UNCA: daha çok toprak damlı evlerin üstünde, çeper kenarlarında, taşlık yerlerde en çok da kül dökülen yerlerde biter. Yapraklarının ön yüzü yeşilken arka yüzü griye çalar. Kokulu bir özelliğe sahiptir. Köylüler daha çok “Sıkma” dedikleri yemeği yapmakta kullanır. Unca yaprakları suda haşlandıktan sonra avuç içinde sıkılır top top haline getirilir. Daha sonra üzerine yumurta kırılıp yağ dökülür. En son üzerine yoğurt dökülerek servis edilir. Unca piştikten sonra belirgin olan kokusunu kaybeder ancak yinede lezzetli bir bitkidir. Bunun bazen çorbası da yapılır ancak en çok “Sıkhma/sıkma” denen yemeği yapılır.

Cincar:: [11] Bu bildiğimiz ısırgan otudur. Bu daha çok çeper, duvar ve taşların diplerinde bitiyor. Gıjıtikeni toplandıktan sonra bir kütük üzerinde ilkönce ezilerek tahriş edici etkisi giderilir daha sonra çorbası yapılır. Gıjıtikenin sadece çorbası yapılıyor.

KANGAL/SULUTİKEN:Kangal daha çiçeklenmeden toplanır ve dikenleri ile dış kabuğu temizlendikten sonra kalan sulu kısım tuza batırılıp yenir. Çiçeği eflatun renginde ve kılçık şeklinde binlerce kümeler halinde bulunur. Eflatun kılçıkların etrafını ise dikenli dış kabuk çerçeveler. Henüz eflatun kısım kuruyup çiçek tohumlanmadan kangalın bu çiçek kısmı gövdesinden koparılır daha sonra eflatun renk kılçıkları ile dikenli dış kabuğundan temizlenir. Bu temizlik sonrası ortaya enginarı andıran beyaz, sert etli kısım çıkar. Bu etli kısım bir bal peteğini andırır şeklinde bir desene sahiptir. Bu etli kısım hafif tatlıdır ve çok lezzetlidir. Daha çok yayla mevsiminde gençler tarafından toplanır ve oracıkta ayıklanıp tüketilir.

EVENGÖVENÇ/EBEGÜMECİ: Ebegümecinin daha çok çorbası yapılır ve yine Mayıs ayı ile Haziran ayı arasında toplanır. Ebegümeci daha çok çeper, duvar dipleri, taşlık alan birde sürülmemiş topraklarda bulunur.

MEDİYH: bu bitki aslında bir köktür. Karlar eridikten hemen sonra çayırlarda birde en çok köyün yakınındaki gölün kenarında biter. Mediğin kök kısmına köylüler “Kovukh” derler. Bitkinin yapraklı kısmı yıldız şeklindedir ve de yaprakların kenarları kırpılmış görüntüsü verir. Bitki yaprağının bu özel şekliyle tanınır. Ancak yaprakları tüketilmez çünkü acıdır ve aslında toksin etkisi taşır. Bitkinin kök kısmı havucu andırır ancak bamya iriliğini geçmez. Kökün üzerindeki ince kahverengi tabaka temizlenmez ve iyice yıkandıktan sonra çiğ olarak yenir.

DANA DAŞŞAĞI/KARDELEN: Kardelenin soğanı andıran kökü tüketilir.

BADBADI: çana benzeyen ve bej renge sahip çiçekleri olan bu bitki köylüler tarafından zehirli kabul edilir ve bu bitkinin özellikle çiçekli kısmını yiyenlerin bitkinin tesiriyle aklı melekesini yitirip geçici deliliğe yakalanır. Hatta bu bağlamda biri saçma bir şey söylese “Gören badbadımı yiyif” “yoksa badbadımı yemiş” diye darbımesel oluşmuştur.

HARDAL/KHARDAL: Köylüler bu bitkinin çiçeklenmeye daha yeni başladığı Mayıs ayı sonuna doğru gövdenin çubuksu kısmının dış kabuğunu soyup ortaya çıkan sulu kısmı yerler. Genelde tuza batırılıp yenir. Acımsı ancak iştah açıcı bir tadı vardır.

ŞIFALI OTLAR

ÜZERLİK:Üzerriyh diye telaffuz edilen bu bitkinin nazarlıkları köylüler tarafından odalara, özellikle misafir odalarına asılır. Üzerlik evi ve ahalisini nazardan koruduğuna inanılarak asılır. Bazen bunun tohumları yakılıp ev tütsülenir ve bu kokuyla evdeki kötü cinleri, ya da uğursuzluğun yok edileceğine inanılır. Bir keresinde babaannem yapmış ve evin üzerlik tohumlarının yakılmasıyla içeriye dolan duman ve ortaya yayılan keskin kokuyu çok iyi hatırlıyorum.

Bu bitkilerin bazıları yazın kurutulur ve kuru halleriyle kışın yemekleri yapılır. Yalnız kuruturken asla güneş altında kurutulmaz zira bitkinin öz suyu şiddetli sıcak altında tamamıyla buharlaşır ve sadece aromatik kokusu kalır buda yemeklere yeterince tat vermez. O yüzden kurutma işlemi gölgelik alanda yani güneş ışınlarının şiddetinin azaldığı anlarda yapılır. Böylece şok halinde kuruma olmaz ve bitkinin önemli miktarda aroması bünyesinde kalır.

TETROY: Herik zamanı tarlada olur kımının köküdür.Adoyulda denir.

DÜYE DAVANI:İri bir bitkidir soyularak yenilir.

MAYASIR OTU.Basur olnlara içirirler.

Sancı çiçeği .:Sancılnan insanlara suyunu içirirler.

YARA YAPRAĞI.Yara üzerine sarılır gri yapraktır

 
  bu sitenin tüm hakları ALİ KAYA'ya aittir kopyalanamaz aksi halde BEYOĞLU 35.NOTERLİĞİ yönetiminde yasal işlem uygulanacaktır © 2008  
 
> Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol